Adınız-Soyadınız~
Emeri Spring McStochun
Zihinfendarlık/Zihinbendarlık/İkiside~
İkisi de...
Bu Yeteneği İsteme Nedeniniz~
Kurgu gereği...
Kişiliğiniz~
Hırslı, İnatçı. Göz önünde bulunmayı sevmeyen, sessiz bir kişiliği olan yalnız kalmayı seven biridir. Sakindir ama çabuk sinirlenir ve kolay affetmez. Çabuk kin tutar ve çabuk soğur. Hayvanlar onun en sevdiği varlıklardır.
Özgeçmişiniz~
McStochun ailesi safkandır. Sadece Slytherin mezunlarını barındırır. Araların da bugüne dek yalnızca bir tane Hufflepuff'lı olmuştur. O kişi ise aile büyükleri tarafından reddedilmiştir ve bir daha asla adı ağıza alınmamıştır. Muggleları sevmeyen bu aile bugüne dek karanlığa hizmet etmiştir. Tarafsız veya Aydınlık tarafdan olan yoktur. Yalnızca Karanlık taraf vardır onlar için.
RPG Puanınız~
85
En az 7 satırlık örnek Rp~ (Özel yeteneği kullandığınız)
Mavi gözlerini kısarak Julianna'ya baktı. Bu bakış onu korkutmuş olacak ki hemen konuyu değiştirdi;
''Bir çay daha istemez misin Emeri?''
Olayları saptırıp, değiştirme konusunda geçekten de ustadır. Julianna güvenilir gibi görünür ama aslında beş para etmez. Yalancı ve düzenbazdır. En kötüsü de yaptığı şeyleri hep inkâr eder. Emeri, Julianna'yı oldum olalı sevmez. Sadece katlanır.
Gözlerini Julianna'dan henüz boşalmamış olan çay fincanına götürdü. Adeta tıslarcasına;
''Konuyu değiştirme Jull. Buraya niçin geldiğimi biliyorsun!''
Emerinin masmavi kısılmış gözleri tekrar Jullianna'nın üzerindeydi. Julianna istifini hiç bozmadan;
''Elbette biliyorum Em. Ancak ben sana yardımcı olamayacağım. Çünkü biliyorsun ki ben bir şey bilmiyorum.''
''İşleri zorlaştırıyorsun Jull! Sen bir şey değil, çok şey biliyorsun. Haydi! Direnme artık. Anlat...''
''Söyledim ya ben...''
''Yeter, neler yapabileceğimi biliyorsun. Şimdi o koca ağzını aç ve konuş. Aaaa! Ama sakın yalan söyleyeyim deme:''
Julianna durmuş düşünüyordu. Emeri'den korktuğu kadar diğer Ölüm Yiyenlerden de korkuyordu. Ancak Emeri affetmezdi. Jullianna bunu çok iyi biliyordu. Emeri kullanmak istemediği yeteneğini nihayet kullanmaya karar verdi. Hiç konuşmadan sadece odaklandı ve nihayet Julianna'nın beynindeydi.
Acaba ona onun peşinde olduklarını söylemeli miyim? Nereden anlayacak ki? En iyisi yalan söylemek! Aferin Jull, akıllı kızsın. Emeri'yi şimdilik kandır. Nasılsa yakında icabına bakarlar...
Julianna yüksek bir sesle boğazını temizledi ve;
''Şey, David'i öldürmeyi planlıyorlar. Yani olayın seninle hiçbir ilgisi yok!''
''Anladım. Ben artık kalkayım.''
Adımlarını hızlandırarak David Stremon'u bulmaya gitti. Her zaman ki köhne yerinde olduğunu bildiği için o ıssız Londra sokağına ışınlandı. Yanılmamıştı! David bir köşeye yığılmıştı. Anlaşılan yine çok içmişti. Hemen yanına yaklaştı ve o veela yeteneğini kullandı.
''Selam David!''
David Emeriyi görünce o pis sırıtışıyla sırıtarak;
''Aaaa! Seni buralarda görmek ne güzel, güzellik!''
David'in o cansız gözleri adeta yaşam bulmuşçasına parıldayarak Emeri'nin vücudunu tarıyordu. Ağzı sırıtmaktan neredeyse kopacaktı. En nihayetin de o iğrenç soluğu ile tıslayarak;
''Ne işin var burada, bebek?''
''Senin bildiğin o sırrı bende bilmek istiyorum, tatlım.''
İnce ve narin elini David'in o pis sakallı yüzüne değdirdi. Yavaş ve nazikçe okşadı. David açık olan ağzını bir hışımla kapattı ve;
''Güzelim, duyduğuma göre yakında seni geberteceklermiş! Tabii yazık olacak sana. Böyle bir güzelliğe nasıl kıyarlar ben de anlamıyorum.'' Emeri ufak bir tebessüm ederek;
''Yalakalanma David! Sonra görüşürüz...'' dedi ve kendini o pis araziden uzaklaştırdı.